4 Ocak 2013 Cuma

Düğme Adam - John Wagner, Arthur Ranson


Düğme Adam (Button Man)
1. kitap: 
Öldürme Oyunu (The Killing Game)

yazan: John Wagner
çizen: Arthur Ranson
1992 - 85 sayfa
2000 AD

Button Man önde gelen İngiliz çizgiroman dergisi 2000 AD için hazırlanmış ve toplamda 4 ayrı hikâyeden oluşan bir dizi.

Kitap I: The Killing Game (Arthur Ranson, 2000 AD, 1992)
Kitap II: The Confession of Harry Exton (Arthur Ranson, 2000 AD, 1994)
Kitap III: Killer Killer (Arthur Ranson, 2000 AD, 2001)
Kitap IV: The Hitman's Daughter (Frazer Irving, 2000 AD, 2007)

Bu ilk hikâyenin yayın hayatı 1992 ile sınırlı değil. Yayıncı kuruluş 2000 yılında Judge Dredd Megazine bünyesinde, daha önce 12 sayıda yayınlanan diziyi, bu kez 4 sayıda tekrar basmış. Ayrıca da 1995 ve 2003'de iki ayrı yayınevi tarafından kitap olarak yeniden yayınlanmış.

Killing Game'i okuduktan sonra nette bir araştırdım ve bu sayede kitabın film hakkının DreamWorks tarafından alındığını öğrenmiş oldum. Yapımcılar, yönetmen olarak da Ryan Gosling'le Drive'ı çekerek büyük başarı kazanan Nicolas Winding Refn'e gitmişler anlaşılan. Bence doğru seçimlerle başarılı bir sonuç yakalanabilecek bir metin var ellerinde. Arthur Ranson'un harika çizimleri zaten başlıbaşına storyboard. Seçimlerden kastım ise, yönetmen tamam ama başrol için DiCaprio veya Goslin gibi 'sıska' heriflerden bahsediliyor. Halbuki 'arry'i oynayabilecek çapta bir 'yarma' gerek kendilerine. Böylesi hatalara düşmeyerek, umarım üstesinden gelirler.

İşte böylece ben de Hollywood'dan önce davranıp eseri sinemaya değilse de Türkçeye aktarayım hazır elim değmişken dedim. Belki tanıtımdan dolayı madalya filan takar yapımcılar bana da. Neyse, şaka bir tarafa, bu kadar uğraşmadan ve bunca lâftan sonra umarım seversiniz ... Bakın bakalım. :)

7 yorum:

  1. Pek yakında sandığımızda da yakındaymış. :)

    Hemen bir göz attım. Bir tür Mançurya Kobayı hikayesine benziyor. Şiddet dozu yüksek, 2000AD'ye yakışır... Dredd'den sonra insanın daha çok kan göresi geliyor zaten.

    Ne güzel çekmişler Dredd'de silahla vurulma sahnelerini. Sırf onun için bile seyredilirmiş. Bakalım Düğme Adam'a da böyle işin ehli bir ekip düşecek mi?

    Sanırım çeviri balonlama işiyle uğraşanlar için bir cevher de 2000AD diyerek sözü bağlayayım..

    Çok teşekkürler Stoktan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Manchurian Candidate'i kastediyorsan, evet düğme onu çağrıştırıyor ama hayır o değil. :)

      Dredd'deki vurulma sahnelerini durdurup durdurup bir daha seyrettim, nasıl yaptıklarını da gerçekten merak ediyorum doğrusu. Umarım Button Man'de de bu kaliteyi yakalarlar.

      Bizde pek yankı bulmamış olmasına rağmen 2000 AD ÇR piyasasında önemli yer sahibi ve de uzun ömürlü olmayı başarmış bir yayın, hâlâ sürüyor zaten. (nazar değmesin). Eski sayılarını bir süredir yavaş yavaş topluyorum. Çok iyi çizerler çalışmış hep. Mesela, benim gibi Ian Gibson severler için bir cennet. Aynen, malzeme çok...

      Sil
    2. Manchurian Candidate'i bizimkiler Munçuryalı Aday diye çevirince saçma bir şey olmuştu. Filmin isminin çeşitli uyarıcılar hipnoz vb gibi araçlarla zihin kontrolü kurbanı haline getirilmiş insanlara Mançurya Kobayı denildiğine yönelik bir gönderme olduğunu anlayamadı kimse. Film sıkı bir film olmasına rağmen sırf isim nedeniyle epey seyirci kaybetmiştir sanırım. Çevirdiğin Düğme Adam da, tipik bir Mançurya Kobayı izlenimi veriyor ilk sayfalara göz atınca. Ama okuyup bitirince yanılıp yanılmadığımı anlarım nasılsa. :)

      Sil
    3. Uydurmak gereken yerde uydurmayı bilmeyince öyle oluyor. Bizde genellikle gerekmediğinde isim uydurulur.

      Düğme adamla ilgili bir şey demem başka, tiyo vermek olur. :)

      Sil
  2. İlk defa okuduğum ve hayran kaldığım bir çizgiroman.
    Aslında hiç İngiliz çizgiromanı okumamıştım. İngilizler, Avrupa ekolünden uzak, Amerikan ekolüne yakın diye duymuştum. Lakin bu çizgiromanı görünce, söylentinin yanlış olduğunu anladım. Çizim/hikaye/kurgu tamamen Avrupa ekolünü yansıtıyor. Uçuk kaçık değil, sığ konulara sıkışmış popülist mesajlar vermiyor, karakter tiplemeleri şaşalı ve abartılı değil, hayal gücünü bir kısır döngü içinde sıkıştırmıyor, gerçeklerden kopmuyor, koskoca iki sayfayı sadece bir kare için heba etmiyor.
    Düğme adamı çok sevdim. Vücudunda organik düğmeler üretip, parmaklarının uçlarından bunları fırlatıp, düşmanlarını öldürmüyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde İngiliz çizgiromanı, 1960 ve 70'lerde, özellikle de Ceylan yayınlarının Ceylan dergi, aynı şekilde Web ofset'in 1001 Roman, ayrıca bunlara paralel, Kaplan, Tina, Prenses, gibi tamamen İngiliz ÇR dergilerini esas alarak çıkarılmış yayınlarla oldukça iyi bilinirdi.

      Sonra işler pek öyle yürümedi.

      İngiliz tarzı dediğimiz şey kıta Avrupası ile kimi farklar içermekle birlikte, sizin de tek tek sıraladığınız (benim de herbirine tamamen katıldığım) gibi gayet net anlayış mesafeleri taşımakta Amerikan tarzıyla. Ve bu ölçüde de her zaman Avrupalı olarak kalmış durumda. Günümüzde de öyle...

      Bildiğim kadarıyla, "Vücudunda organik düğmeler üretip, parmaklarının uçlarından bunları fırlatıp, düşmanlarını öldüren"ler, Marvel kanalıyla Adaya çıkartma yapmıştı ama pek umduğunu bulamadı sanıyorum. :) Ama bu arada bir çok nitelikli İngiliz çizeri Amerikan pazarına transfer edip öğütmekten de geri durmadılar tabi.

      Kitabı beğenmiş olmanıza sevindim. Keşke vakit olsa da ikinci kitaba girişebilsem. Çünkü kaldığı yerden devam ediyor yeni hikâyeye başrol oyuncumuz...

      Sil
  3. 2. Bölümü görünce hikayenin başınıda okumadan olmazdı, teşekkürler

    YanıtlaSil