KIYAMET / Jack Handey
Yıl 2042. Dünya hızla kıyamete doğru
ilerliyor. Gökyüzü gün ortasında karanlık, ulumalar ve çığlıklar her gece.
Kırsal bölgelerde yağmacı çeteler dolanıyor, avlıyor ve yiyorlar türdeşlerini.
Posta haftada aşağı yukarı bir
kere geliyor, şanslıysanız iki. O da çoğunlukla reklam postası oluyor. Her
nasılsa korkunç bir dergiye abone olmuştum; Günümüzde
Yamyamlık. Dehşet verici fotograflar ve yemek tarifleri vermekte. Derginin
dağıtım bölümüne yazmıştım, aboneliğimi iptal etsinler diye ama her ayın yeni
sayısını yanında şöyle bir notla birlikte almaya devam ediyorum;
"Hoş geldiniz Yeni Abonemiz!". Artık hiçbir şey mantıklı gelmiyor.
♦
Bugün bir şeyleri ya da birini kovalayan
vahşî köpeklerin seslerini duydum. Ürkütücü bir çığlık ve sonra
sessizlik.
Ayrıca bir de bilgi notu aldım
en sevdiğim dergi, Hayatta Kalma
Bahçeleri'nden, yayınlarına son verdiklerini bildiren. Tam da tahmin
ettiğim gibi. Sayfa sayısı ve sayfaların boyutları küçülüyor ve küçülüyordu
gitgide.
Kendimi kimsesiz hissettim.
Nasıl bir dünyadır ki bu, Hayatta Kalma
Bahçeleri gibi bilgilendirici, yararlı bir dergi iflâs edebilirken, Tecavüz ve Hitler! gibi aşağılık paçavralar, kaprisli moda mankenlerinin
parıltılı reklâmlarıyla dolu oluyordu?
Hayatta
Kalma Bahçeleri'ne bir karikatür
yollamıştım. Bir çiftçiyi gösteriyordu elinde çapasıyla. Devâsâ bir asteroit
tarlasına düşmekte. Çiftçi ise "Eh, havuç işte" diyor. Satın
almadılar ama güzel bir red mektubu geldi dergiden.
Hayatta
Kalma Bahçeleri'nden gönderilen
notta derginin yayınına ileriki bir tarihte tekrar başlamayı umduklarını
söylüyorlardı ama bu sefer daha az bahçecilik ve daha çok işkence üzerine
odaklanacaklardı.
♦
İptal talebime rağmen Günümüzde Yamyamlık gelmeye devam
ediyor. Radyoda Büyük Lider'in yamyam bölgesinin önemli bölümünü tekrar ele
geçirdiği söyleniyor. Peki o zaman, neden Günümüzde
Yamyamlık’ın yayınlandığı yer olan Wichita'yı fethetmemişler acaba? Merak
uyandıran bir durum.
Bizim nabız gibi atan dev
güneşimiz haftalardır ilk kez yüzünü gösteriyor. Güzel bir duygu bu.
Saklanma
yerleri adlı derginin bedava örnek sayısını
aldığımda ruh hâlim daha bir aydınlanıyor. Zannediyorum ki, güvenilir, gizli
bir saklanma yerinin nasıl yapılacağını anlatacak. Ama elbette hayır
—başkalarının saklanma yerleri nasıl bulunur ve o insanlardan nasıl temizlenir,
onun hakkında, esasen duman bombaları kullanılarak.
♦
X-ışını fırtınaları beni kurşun
kaplama barınağa girmek zorunda bıraktı. Zırhlı bir aracın ön tarafta durduğunu
duyuyorum, biraz sonra tekrar hareket ediyor. Postacı bu.
Okuma malzemesi açısından epey
çaresiz durumda olduğumdan aceleyle posta kutusuna koşuyorum, keşfedilecek
sadece birkaç tanıtım mektubu ve Günümüzde
Yamyamlık’ın çift sayısı var. Ben bulanık eflatun bulutların altında
dururken, asit yağmuru damlaları yüzümü ıslatıyor. Gözlerime inanamıyorum.
Derginin kapağında berbat görünümlü bir kıro bir bebeği yiyor! Kızarmış yavruyu
karpuz dilimi gibi dişlerine götürüyor. Başlıkta okunansa şu; “PATATESİN
YANINDA NE GİDER? BİR VELET!”. Midem bulanıyor.
Bu iğrenç çöp parçasını iptal
ettirmeye kararlıyım. Termafon ile bir şekilde dağıtım bölümüne ulaşmayı
başardım. Fakat beklemeye alınıyorum. Frank Sinatra’nın söylediği “Come Fly with Me”nin bir kaydı tekrar tekrar
çalıyor.
Kendimi öldürmeyi düşünüyorum.
♦
Sonra garip bir şey oluyor;
X-ışını fırtınası aniden kesiliyor. Öte yandan, Günümüzde Yamyamlık’ın birkaç sayısı daha geldikten sonra, çok da
kötü bir dergi olmadığını fark ediyorum. Evet, dehşetengiz yemek tarifleri ve
fotoğraflar içeriyor ama bunun yanı sıra eğlenceli şeyler de var, yıldız gözlem
sütunu gibi. Yamyam olmasanız bile makaleler ilginç olabiliyor, insan etinin gerçekte sizin için biftek veya
köpek etinden nasıl daha iyi olduğu hakkındaki yazı gibi. Üstelik oldukça iyi
hikâyeler de var.
Günümüzde
Yamyamlık gelmeyi bıraktı. Gerçi Dünyadaki en iyi
dergi değildi ama bir süre geçince bazı şeyler alışkanlık haline geliyor.
Telefonla aboneliğimi yenilemeye çalışıyorum ama ulaşamıyorum. Birkaç huzursuz
günden sonra “yazı işleri”nden elle yazılmış bir mektup alıyorum. Derginin
toplu-posta iznini kaybettiğini söylüyor ve eğer son sayıyı istiyorsam iki
kilometre ötedeki terkedilmiş çiftliğe gitmeliymişim, hava karardıktan sonra.
Ve birkaç arkadaş da getirmeliymişim. ♦
THE NEW YORKER. 3 Ağustos 2015
Çeviri, SToktan
Çeviri, SToktan